OYUNUTUK  
  Ana Sayfa
  İletişim
  Oyun İncelemeleri
  => Alan Wake -Yılın Oyunu
  => Max Payne 3
  => DİRT Showdown
  => Rayman Origins
  => L.A. Noire:Complete Edition
  => Need For Speed: The Run
  => Mass Effect3
  Ziyaretçi defteri
 Copyright © 2012 | Designed by muybueno 


Bugün 7 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
L.A. Noire:Complete Edition
LA.NOİRE:COMPLETE EDİTİON/KONSOLDAKİ YALANLAR PC'YE GELDİ

Oyun dünyasının gelişiminin teknoloji ile doğru orantılı olmasına karşılık her zaman aynı seviyede bir ilerleme göreme şansınız olmuyor. 10 yıl öncesindeki grafiklerin yanında, oynanıştaki yenilikler, daha ilginç IP’ler ve daha önce düşünülmemiş özellikler, farklı oyun türlerinde değişik şekillde karşımıza çıksa da ne yazık ki bu durum ender olarak görülüyor.

Portal, Dargon Age, Batman gibi oyunlar bu tarz yenilikçi yaklaşıma sağlam birer örnek olurken, hepsinin genelden ayrılan yanı belki bir belki iki tane olmakla yetiniyor. Ya oynanış mantığındaki değişikliklerden dolayı ya da görselliklerindeki üstün gelişmelerden dolayı bizlere farklı alanlarda farklı tadlar sunuyor bu oyunlar. Hepsi kendi alanında birer liderken onları "neredeyse" kusurusuz yapmasına sebep olan eksileri de yok değil. Tıpkı L.A. Noire gibi.

Yeni bir çağa geçiş
2011’in mayıs ayında sadece konsollar için piyasaya çıkan RockStar oyunu ile ilgili herkes, oyunun kendilerine neler sunacağını çok merak ediyordu. İlk videosu ve haberinden itibaren oyun dünyasının büyük dikkatini çeken L.A. Noire’in en büyük özelliği ise oyun çıktığında daha net anlaşıldı. L.A. Noire de, tıpkı demin saydığım oyunlar gibi, yenilikçi bir oyundu.


Team Bondi firmasının elinden çıkmış olan bu muazzam dedektiflik oyunu hem aksiyon hem de bulmaca oyunlarının birleşiminden oluşmakla birlikte, içerisinde pek çok kendine has ve oyuncunun “uniqe” dediği eşşiz özellikler taşıyordu. Her şeyden önce bir Rockstar oyunu olması, oynanış bakımında ona farklı bir GTA yakıştırması getirmişti. İçinde bulmacalar olan bir GTA. Bunun yanında hikaye bakımından bu sefer suç çizgisinin diğer tarafında bulunmak da yine atmosferi 180 derece değiştirmişti. Ancak hiç şüphesiz L.A. Noire’in en büyük özelliği, Team Bondi’nin MotionScan adını verdiği yepyeni bir teknik ile hazırladığı karakter mimikleri oldu. L.A. Noire’in yapı taşını oluşturan ve aslında bu derece yükselmesini sağlayan yegane sistem, oyunun sizlere göstermek istediği esas gücü. Ve şimdi oyunun bu teknik gücünü konsollara nazaran çok daha güçlü bir sistemde, PC’lerde görme şansına sahibiz.

Tıpkı daha önceden yazdığım gibi
L.A. Noire’i bu kadar sükseye sahip yapan en büyük unsur yukarıda da bahsettiğim MotionScan teknolojisi. Oyunu daha önce hiç oynamamış ve incelemelerini okumamış kişiler için açıklayacak olursak; bütün oyun boyunca yapmanız gereken esas şey, üzerinde çalıştığınız dava ile ilgili bilgiler, deliller toplamak ve bunların yardımı ile olayın şüphelilerini ve görgü şahitlerini sorgulayarak suçluya ulaşmak. Konu itibari ile klasik olan bu oynanış, teknik yönden kendisini benzerlerinde çok ama çok uzaklara taşıyor. 

Şurası bir gerçek ki L.A. Noire tam anlamıyla prototip amaçlı yapılmış bir oyun. Nitekim oynanışın geneline baktığımız zaman tek farkı delil toplama ve sorgulama. Delil toplama işlemi basit bir şekilde cinayet mahalinde ve dava ile ilgili mekanlarda, etraftaki şüpheli görünen nesneleri birer birer inceleyip, geçekleşen suçla bir ilgisi olup olmadığına karar vermekten oluşuyor. Bunun yanında bazı zamanlarda bu delil toplama işlemine ufak bulmacalar da dahil oluyor.

Öte yandan hiç şüphe yok ki L.A. Noire’in en zevkli yanı sorgulama kısmı. Team Bondi bu oyun için ses aktörleri tutmamış, oyuncular tutmuş. L.A. Noire’de yapacağınız sorgulamaların hepsi ama hepsi tamamen sizin iç güdülerinize ve o dava boyunca elde ettiğiniz delil ve bilgilere kalmış, nitekim oyun size hiçbir şekilde yardımda bulunmuyor. Zaten işin mantığı da bu. Her yaptığınız sorgulamada elinizdeki bilgileri kullanarak şüpheliye sorular soruyorsunuz. Şüphelinin verdiği cevabı ve özellikle yüzündeki mimik hareketlerini ve ifadesini dikkatlice inceleyerek söylediklerinin “Doğru”, “Yalan” veya “Şüpheli” olduğuna karar kılıyorsunuz. Eğer yanlış bir seçim yaparsanız bu sefer şüpheli kişi sizi sıkıştırmaya başlıyor ve sorgulamanız büyük bir hezimetle sonuçlanıyor. 

Elbette sorgulamanın tek özelliği bu teknik yanı değil. Yaptığınız sorgulamalardan elde ettiğiniz başarı derecesi davanın gidişatında büyük bir rol oynuyor. Çok başarılı geçen bir sorgulama sonrasında sonuca, yanlış giden bir sorgulamadan çok daha erken ulaşabiliyorsunuz. Kartlarınızı doğru oynayarak bir saatte bitebilecek görevi 15 dakikada tamamlayabiliyorsunuz.

İşte bu yüzden sorgulama kısımları oyunun en zevkli, ve zaten bunun temel alındığı, bölümleri. Diğer bölümler ise işe biraz daha eğlence ve aksiyon katarak oyuncuyu ayık tutmak amacıyla geliştirilmiş kısımlar. Bu bölümlerde sürekli olarak bir şüpheliyi ya yaya olarak ya da araçla takip ediyor, silahlı çatışmalara giriyor ve demin de dediğim gibi delil toplarken bulmacalarla uğraşıyorsunuz. Bu bölüme eklenecek tek bir nokta ise silahlı çatışma sonrasında şüpheliyi ölürüp öldürmediğinize göre davanın gidişatının yine değişiyor olması.

 


Bu bölümlerin her birinde kendine has bir eğlence olsa da bir zaman sonra sürekli aynı şeylerle karşılaştığınız için gittikçe sıkıcı olma eğilimleri de mevcut. Nitekim bir dedektiflik hikayesinde yapılacak şeylerin sayısı kısıtlı olduğundan silahlı çatışmalar, kovalamacalar ve delil toplamalar sürekli olarak kendilerini tekrar eden bir hal alıyor. İlk başlarda eğlenirken bir süre sonra nele olabileceğini tahmin ederek bu bölümleri hızlıca geçmeye çalışıyorsunuz.

Her şeyin başladığı şehir
1940'larda bir savaş gazisi olan Cole Phelps medeni hayata döndüğünde polisliğe adım atmaya karar verir. Hikayemizin de başlangıcını oluşturan bu noktadan sonra Phelps’in devriye memurluğundan dedektifliğe geçişini ve oradan da değişik şubelerde çözdüğü davaları yaşama şansını yakalıyoruz. Trafik, kundakçılık, cinayet ve bunun gibi bir iki şubede daha görev yapan Cole, Los Angeles gibi yozlaşmanın beşiği olmaya adım adım ilerleyen bir şehirde kanunun büyük savunucusu olarak dimdik ayakta durmaya çalışıyor. Zaten 
konsol tarafında da incelediğimiz oyunun hikaye kısmını henüz oynanamış olan oyuncularımızı da düşünürek fazla uzatmayacağım. Kaldı ki burada oyunun sadece PC versiyonundaki ekstralar ile ilgilindiğimizden, yazacağım şeyler sadece L.A. Noire’in bu PC portuna ne kadar yakışıp yakışmadığı yönünde olacak.

Herşeyden önce PC için çıkan bu versiyona “Complete Edition” denilmesinin bir sebebi var. L.A. Noire: Complete Edition’da normal hikayenin yanında bir kaç ek görev daha bulunuyor. Oyunda şehri gezip Los Angeles’ın görülmesi gereken yerlerini ziyaret edebilir, araç telsiziniden bildirilen ve rastgele ortaya çıkan yan görevlerle uğraşabilr ya da içeriğe eklenen DLC’lere bir göz atabilirsiniz. RockStar tarafından gecikmenin bir özrü olarak, PS3 ve Xbox 360 oyuncularına ayrıca satıalcak bu DLC’ler, PC versiyonunda birlikte geliyor. Bu beş ek göreve oyuna başlar başlamaz ana menüden ulaşabilirsiniz. Bu DLC’ler de oyunun kendisinde olduğu gibi sizlere farklı şubeler adına çalışma fırsatı sunuyor. 

Demin de bahsettiğimiz gibi oyunun her görevi birkaç bölümden oluşuyor; delil toplamak, görgü tanıklarını veya şüphelileri sorgulayıp sıkıştırıp doğru cevaplar almak, sizden kaçan suçluları kovalayarak yakalamak (tıpkı filmlerde olduğu gibi)...Ve yine demin de bahsettiğim gibi oyunun bu manada ilerleyen zamanlarda kendisini tekrar etme gibi bir tehlikesi doğuyor. Hikaye ve kişiler her davada farklı olsa da sahneler ve yapılanlar sürekli aynı olduğundan bazı kişiler için rutine bağlama tehlikesi olduğunu söylemek zorundayım.

Öte yandan L.A. Noire’de bir ana hikaye (Cole’un hayatı) sürüp giderken alttan da bir yan hikaye (gazetelerde gördüğünüz olay) devam ediyor ve bu şekilde oyuna odağımız bir nebze olsun artıyor. Bahsettiğim rutinliği kırmak adına L.A. Noire, bizlere oyunun atmosferini, yani 1940’ların Los Angeles’ını oldukça güzel yansıtıyor. Oyunda bulunan siyah beyaz oynama seçeneği, içinde geçen “Noire” kelimesini derinden hissetmemizi sağlıyor ve hiç şüphesiz L.A. Noire’in en büyük ikinci artısı da bu.

Arada bağlantı kopuk gibi
Lakin L.A: Noire: Complete Edition için tek sorun oyunun kendisini tekrar eden yönleri değil. Zaten bu bazılarının sevip bazılarının sevmeyeceği birşey olacaktır. PC potunun en büyük handikapı, gerek portların ortak laneti olmasından dolayı, gerekse kullanılan üstün teknolojinin açlığını gidermek için oyunun ihtiyaç duyduğu sistem seviyesi. Burada şikayet ettiğim şey sadece çift/dört çekirdekli işlemciler, çift haneler ulaşan bellek seviyeleri ve üst sınıf ekran kartları değil. Nitekim bazen yeterli donanıma sahip olmanız bile sizlere oyunu rahatça oynama imkanı sağlamıyor.

Oyunun sizden istedikleri (tavsiye edilen donanım) Quad Core 3.2GHz işlemci, 8GB bellek, 16GB boş alan ve en az GTX 580 1536MB ya da Radeon HD 6850 1024MB’lık bir ekran kartı. Kaldı ki böyle bir sisteme sahip olsanız bile oyunu %100 rahatlıkla oynayamama ihtimalinizin olduğunu söylemem gerekiyor. PC’lerde, konsollara oranla çok daha yüksek çözünürlükte oynama şansımız olsa da bu şansı değerlendirememe ihtimali oldukça can sıkıcı bir durum. 

 
 
 
 


Kendimden örnek vermem gerekirse benim çift çekirdekli 3.0 GHz işlemcili, 4GB bellek sahibi, GTX 560 Ti ekran kartına sahip bilgisayarımda çoğu ayarı “Quality”den çok “Performance” olarak değiştirmek zorunda kaldın. Buna rağmen bir türlü istediğim akıcılığa ve performansa erişemedim, üstelik tahmin edeceğiniz gibi her ne kadar genel görüntü yine güzel gözükse de, bu ayarlarda oynayınca karakterlerin suratlarındaki modellemeler L.A. Noire karakterlerinden çok, normal oyunlardaki modellemelere benzedi.

Bunun yanında karşınıza çıkan düşük frame seviyeleri de cabası. Dolayısı ile L.A. Noire’i oynamak istiyorsanız sisteminizi sağlam bir şekilde elden geçirmeli ya da, eğer yoksa, bir konsol sahibi olmalısınız. Aksi halde bu türden bir problemle karşılaşma tehlikenizin olduğunu söylemem gerekir.

It’s over lawbreaker! You are going to jail!
Bütün bu teknik aksaklıklara rağmen eğer “Ben bu oyunun gereksinimini karşılarım” diyenlerdenseniz o zaman L.A. Noire macereasını kesinlikle kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Başlarda söylediğim gibi; bir prototip mantığı ile üretilen L.A. Noire’in bu sunumunu ilerleyen zamanlarda artık yeni çıkacak pek çok oyunda, daha da optimize halde görmeyi umuyoruz. Kendi hisleriniz ve tecrübeleriniz ile yapacağınız sorgulamalarda size şimdiden iyi şanslar.


 
 
   
 Copyright © 2012 | Designed by muybueno 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol